Beşiktaş, Ajax’a farklı yenildi. 4-0 ağır bir sonuç. Bu Ajax’a birinci hezimeti değildi. Bu maça kadar 6 maç oynamış, 6’sını da kaybetmiş. Bu 7. oldu.
Ama şu var. Hiç bu kadar saçma sapan yenilmemişti.
“Neden” diyecekseniz anlatayım.
Bir defa iş baştan yanlış başladı.
Giovanni van Bronchorst‘un takım tercihinden.
Onana nereden çıktı? Madem böylesine değerli bir maçta oynayabilecek kapasitedeydi şimdiye kadar neredeydi? Vilayetle de daha ne olduğunu anlayamadığım Al Musrati‘nin yanına birini koyacaksan Salih Uçan‘ı neden koymazsın. Hiç değilse ofansif tarafı de var.
Immobile üzere bir golcü niye yedek çıkar alana? Mustafa Hekimoğlu genç bir yıldız adayı. Daha önünde çok yol var. Immobile çıksaydı birinci 11’de alana Ajax’ın stoperleri bu kadar kolay top çevirip çıkabilirler miydi ileriye?
Sağda Svensson ile Rashica vardı. Ya solda. Tek başına Masuaku. Önünde bomboş bir koridor. Orada oynaması gereken Semih Kılıçsoy yahut Joao Mario neredeydi, yedekte. Masuaku ileriye mi gidecek, geride mi kalacak? Adamın lisanı çıktı bir orta koşmaktan. Tek başınaydı, ver kaç manyağı yaptılar adamı.
Beşiktaşlıların da kızgınlığı bunlardan. Çıksaydı alana ülkü takımıyla da kora kor oynasaydı yenilse bile kimsenin canı bu kadar yanmazdı.
Hatta bunu söyleyen de çıkmazdı:
– Van Bronchorst maçı sattı mı?
Evet; bunu aklından geçiren çok var. Sattı mı tahminen biraz ağır. Onun için kendi ülkesinin kadrosuna bile bile yattı mı diyenler de yok değil.
Ben inanmam!
Maçı satmaz.
Adamın harikulade bir mesleği var. Gerek futbolcu, gerekse teknik adam olarak. Bunu ateşe atmaz. Esasen gördüğüm kadarıyla bunu yapacak bir kişilik de değil.
Peki o vakit neden bunu yaptı.
Korktu!
Evet evet yanlış anlamadınız korktu.
Sanıyorum bu yeni bir kaygı değil, geçmişe dayalı. Zira Ajax karşısına teknik yönetici olarak çıktığı maçlarda 2 galibiyet alabilmiş yalnızca, 2 beraberliği 9 da mağlubiyeti var.
Maçtan evvelki kelamlarından anlıyorum. “Yenmek için oynayacağız” üzere laflar ediyor fakat satır ortalarında “Bu kolay olmayacak”, “Mucize doktor değilim” gibi laflar da ediyor.
Bir de Hollanda futbolunun Türk futbolundan üstün olduğunu ima etmesi var. Diyor ki o maçtan evvelki basın toplantısında “Hollanda’nın 2 ekibi, UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gitti. Galatasaray ile Fenerbahçe ise play-off’larda başarısız oldu. Türk futbolu için bir kayıp oldu.”
Sonuçta şunu söyleyeceğim.
Van Bronckhrost maçı satmadı, satacağına yahut yatacağına inanmam.
Ama korktu. Çift ön liberoyla alana çıkıp, ofansı ikinci plana atması bundandı, inanıyorum buna.
Genç hoca, idealist bir adam. Konuşması, halleri ülkü. Beşiktaş’ta kalırsa uzun vadede istikrarlı ve başarılı olacağını sanıyorum.
Burada Hasan Arat’a, Feyyaz Uçar’a, Samet Aybaba’ya vazife düşüyor.
Beşiktaş’ın büyüklüğünü anlatmalılar ona.
Beşiktaş korkak oynamaz. Rakip kim olursa olsun hem de. Yenilirse çarpışarak yenilir, hamaseti tarihindedir.